Karadeniz’de Mersin Balığı Stoklarının Korunması ve Ticari Yetiştiriciliğinin Araştırılması


Kurtoğlu İ. Z., Çakmak E., Özel O. T., Kasapoğlu N., Akbulut B., Özcelep T., et al.

TAGEM Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü Projesi, 2025 - 2029

  • Proje Türü: TAGEM Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü Projesi
  • Başlama Tarihi: Ocak 2025
  • Bitiş Tarihi: Ocak 2029

Proje Özeti

Mersin balığı (Acipenseridae sp.), nesli devam eden balıklar arasında en eski ve eşsiz türlerden biridir. Yaklaşık 200 milyon yıllık tarihlerinde çok az morfolojik değişiklik göstermiş olup, ilkel derileri ve kıkırdaklı iskeletleri nedeniyle yaşayan fosiller olarak anılırlar. 20. yüzyılın başında küresel düzeyde mersin balığı avcılık endüstrisinin büyümesi beraberinde havyar ve ete olan talebi de artırmıştır. Ancak bu girişim kısa ömürlü olmuş ve bölgesel ve küresel stokların hızla tükenmesi dünyadaki mersin balığı popülasyonlarının çoğunun 100 yıldan daha kısa bir sürede çökmesine yol açmıştır. Günümüzde, IUCN tarafından mersin balığı nesli tükenme tehlikesi en yüksek olan balık türlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Dünyada bu türün korunmasına yönelik önlemler alınmasına rağmen, çoğu popülasyon aşırı avcılık, habitat kaybı ve antropojenik aktiviteler ile tehdit edilmeye devam ediyor. Kuzey yarımkürenin en eski balık türlerinden olan mersin balığı stoklarının büyük kısmının doğal dağılım alanı Azak Denizi, Karadeniz ve Hazar Denizi’dir. Geçmişte ülkemiz sularında mersin balıklarının beş türü görülmekte iken son yıllarda yapılan araştırmalar sadece üç türün varlığını göstermektedir. Diğer iki türün soyunun tükendiği düşünülmektedir.

Mersin balıkları, insanlık tarihi boyunca çok değerli havyarı ve kaliteli etiyle büyük önem taşımış olup, günümüzde de aynı nedenlerle ilgi görmektedir. 1998’de 27 türün tamamının CITES kapsamına alınmasıyla başta havyar olmak üzere mersin balıklarından elde edilen tüm ürünlerin ticareti kontrol edilmeye başlanmıştır. Doğal stoklar üzerindeki av baskısını hafifletmenin en etkili yollarından biri de mersin balığı yetiştiriciliğinin yaygınlaştırılmasıdır.  Kültür havyarı üretiminin artmasıyla piyasadaki talebin karşılanacağı, fiyatların düşeceği ve yasa dışı havyar ticaretinin cazibesini yitireceği bilindiğinden dünya çapında son 30 yıldır, ülkemizde ise son birkaç yıldır başlanan mersin balığı yetiştiriciliğine ilgi artmaktadır. 2020 yılında dünya mersin balığı üretimi 123.463 ton’dur. Dünya üretimde 104.280 ton/yıl ile Çin birinci sırada yer alırken, bu ülkeyi 4.836 ton/yıl ile Rusya, 4.210 ton/yıl ile Ermenistan ve 2.640 ton/yıl İran takip etmektedir. 2019 yılı verilerine göre dünya havyar üretimi 427,1 ton gerçekleşmiştir. Bu üretimde ise yine 205 ton ile Çin açık ara birinci sırayı alırken bu ülkeyi 52 ton ile Rusya, 44 ton ile Fransa ve 41 ton ile Polonya takip etmiştir. Ülkemizde 2014 yılında 17 ton üretimle istatistiklere giren mersin balığı üretimi geçen yıllar içinde dalgalanma yaşamış olup, 2021 yılında üretim bildirisi olmamıştır.

Mersin balıkları ülkemiz sularında doğal olarak bulunmasına rağmen, 1997 yılında avcılığının yasaklanması nedeniyle sadece birkaç kültüre alma denemesi özel izne tabi olarak yapılmış ancak doğal ortamdan elde edilen az sayıdaki damızlık balıktan döl alma çalışmalarında başarı sağlanamamıştır. Enstitümüzce 2000 yılında Karadeniz’de dağılım gösteren A. gueldenstaedtii, H. huso ve A.stellatus’un kültür koşullarına adaptasyonu için ön çalışmalar yapılmıştır. Türlerin kültür koşullarına adaptasyonunda başarı sağlanması ile 2000-2021 yılları arasında ülkemiz çevresel koşularında türün kültür özelliklerinin belirlenmesi ve balıklandırma çalışmaları için farklı isimlerde projeler yürütülmüş olup, 2021 yılında “Karadeniz Bölgesinde Mersin Balığı Üretim İmkanlarının Araştırılması” isimli proje çalışması başlatılmıştır. Bu proje ve akabinde devam eden diğer proje çalışmalarında doğal damızlıklardan yavru üretimine yönelik istenilen başarı elde edilememiştir. Enstitümüz ile beraber diğer kurumlar ve özel sektör tarafından bazı türlerin canlı yumurtaları ithal edilmiş ve bu yumurtalardan elde edilen yavrular hem balıklandırma hem de üretim çalışmalarında kullanılmıştır. Enstitümüz, ülkemizde doğal damızlık stokuna sahip olan tek kuruluş olmakla beraber farklı proje çalışmaları, üretime uygun altyapı ve tecrübeli teknik personele sahiptir. 2000 yılından bu güne oluşturulan doğal damızlık stok yaşanan ölümlerle zayıflamış ve tür sayıları oldukça azalmıştır. Hem balıklandırma çalışmalarında genetik çeşitliliği korunmuş bireylerin kullanılması hem de endemik türlerimizin üretim çalışmalarında kullanılması ve üretimlerinin yaygınlaştırılması için doğal damızlık stokun zenginleştirilmesi gerekmektedir.

Bu çalışma ile doğal genetik varyasyonun korunduğu damızlık stoku zenginleştirmek, bu damızlık stoktan elde edilecek yavrularla doğal stokları desteklemek ve ülkemizde türün yetiştiriciliğinin yaygınlaştırılmasına katkı sağlamak amaçlanmıştır.