4. ULUSLARARASI BİLİMSEL ÇALIŞMALAR KONGRESİ, 28 - 30 Eylül 2020, cilt.1, ss.115-117
Geçmişten
günümüze kadar, zaman zaman farklı yöntemlere başvurulmuş olsa da, şebeke
sularının vatandaşa ulaştırılması büyük oranda kamu idareleri tarafından gerçekleştirilmektedir.
Kamu idareleri sağladıkları bu hizmetin sonucunda hizmetten faydalananlardan
kullanım miktarlarına göre belli bedeller almaktadır. Söz konusu bu bedellerin
tahsil edilememesi durumunda idareler cebri tahsil yollarına da
başvurabilmektedirler.
İdarelerin
cebri tahsil yollarına başvururken tahsil süreçlerini özel hukuka tabi olarak
mı, yoksa kamu hukukuna tabi olarak mı gerçekleştirecekleri hususu geçmişten
günümüze kadar sürekli tartışma konusu olmuştur. Söz konusu bedellerin cebren
tahsil süreçlerinin 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsil Usulü Hakkında Kanun’a
(AATUHK) göre gerçekleştirilebilmesi için bu bedellerin kamu alacağı olup olmadığı
meselesinin ayrıntılı bir şekilde irdelenmesi gerekmektedir. Hangi alacakların
kamu alacağı olarak kabul edileceği ise 6183 sayılı AATUHK m.1’de ayrıntılı bir
şekilde açıklanmaktadır. Buna göre; şebeke sularının vatandaşlara
ulaştırılması sonucunda gelir elde edilmesi, maddede sayılan kamu hizmeti
yapılmasından doğan kamu alacakları arasında ele alınabilir. Fakat kanun koyucu
kamu hizmeti yapılmasından doğan kamu alacaklarını ifade ederken sözleşme,
haksız fiil ve haksız iktisaptan elde edilen gelirlerin bunların dışında olduğunu
hüküm altına almıştır.
Şebeke suyu hizmetinden faydalanmak isteyenlerin abonman
sözleşmesi yapması zorunludur. Bu durumda hizmetten faydalanabilmek için idare
ve abonman arasında bir sözleşme imzalanmaktadır. Taraflar arasında sözleşme
imzalandığından, idarelerin şebeke suyu bedellerini tahsili edememesi halinde alacaklarını
6183 sayılı AATHUK’na göre mi, yoksa aradaki sözleşmeye binaen özel hukuka tabi
olduğu düşünülerek, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na göre mi tahsil edeceği
hususu doktrinde her zaman tartışma konusu olmuştur.
Çalışmamızda, tartışmalara konu olan bu husustaki ilgili
mevzuat irdelenecek, doktrindeki tartışmalar ele alınacak, idare ve abonman
arasında yapılan bu sözleşmenin hukuki niteliği tartışılarak Danıştay kararları
ışığında anlaşmazlık yaratan bu soruna öneriler getirilmeye çalışılacaktır.
The
delivery of city water to the citizens is substantially carried out by the
public administrations in spite of applying different methods. The public
administrations, as a result of this service they provide receive certain fees
from those who benefit from the service, according to the amount of usage. In
the event that these amounts cannot be collected, the administrations may also
apply for compulsory execution methods.
The
issue of whether the administrators will carry out their collection processes
subject to private law or subject to public law while applying for compulsory
execution methods has always been a topic of controversy. In order to be
carried out the compulsory execution processes of these claims
in accordance with the Procedure Law on Collection of
Public Claims and Some Other Laws (Law No. 6183) is necessary to examine the
issue of whether these claims are public claims or not in detail. Which claims
will be accepted as public claims are explained in detail in Article 1 of the PLCPCSOL
(Law No. 6183). Accordingly earning income as a result of the delivery of water
to citizens can be counted among the claims generated from the public services
listed in the article. However, while the law maker expresses the public claims
arising from the provision of the public service, the revenues from contract, tort
and unjust enrichment are not accepted as public revenues.
Those
who want to benefit from the city water utility must make a subscription
agreement. In this case, a contract is signed between the administration and
the subscriber in order to benefit from the service. Due to the contract signed
between these two parties, if the administrations fail to collect the city
water fees, it is always a matter of debate in the doctrine whether these claims
will be collected according to the PLCPCSOL (Law No. 6183) or by considering
that it is subject to the private law, according to the Enforcement and
Bankruptcy Law (Law No.2004).
In
this study, the relevant legislation on this subject will be examined, the
discussions in the doctrine will be analyzed, the legal nature of subscription contracts
made by the administration and the subscriber will be discussed and suggestions
will be tried to develop in the light of the decisions of the Council of State.