49. Ulusal Fizyoloji Kongresi, İzmir, Türkiye, 6 - 09 Kasım 2024, ss.27
GİRİŞ ve AMAÇ:Epilepsi hastalarında kardiyak ve hipertansif problemlerin tedavisinde yaygın olarak kullanılan kardiyoselektif beta bloker olan metoprololün epileptik aktivite üzerindeki etkileri hakkında sınırlı bilgi bulunmaktadır. Bu çalışmanın amacı, metoprolol’ün epileptik aktivite üzerindeki etkilerinin prokonvülsan mı yoksa antikonvülsan mı olduğunu belirleyerek, epilepsi hastalarında metoprolol tedavisinin klinik anlamda gözden geçirilmesine ışık tutmaktır.
YÖNTEMLER:Bu amaçla, on dört adet Sprague-Dawley cinsi erkek sıçan her bir grupta 7 adet olacak şekilde iki gruba ayrıldı. İlk gruba (SHAM grubu) tek doz penisilin (500 IU, 2.5 μL, i.c.) ve %0.9’luk salin (0.5 mL, i.p.) uygulandı. İkinci gruba (Tedavi grubu) tek doz penisilin (500 IU, 2.5 μL, i.c.) ve metoprolol (0.5 mL, 50 mg/kg, i.p.) uygulandı. Metoprolol, epileptik spike'ların belirginleşmesi beklendiği için penisilin uygulamasından 30 dakika sonra yapıldı. Her sıçan stereotaksik cihaz ile sabitlendi ve beyin dokusu üzerine yerleştirilen elektrotlarla 240 dakika boyunca ECoG kaydı alındı. Kayıt verilerinin değerlendirilmesi epileptik spike’ların frekans ve amplitüdleri üzerinden yapıldı. 10 dakikalık periyotlarda ortalama frekans spike/dk ile, ortalama amplitüd ise μV ile hesaplandı ve istatistiğe dahil edildi.
BULGULAR:İki bağımsız grup olan SHAM ve Tedavi grubu, 10’ar dakikalık periyodlardaki ortalama spike frekansı ve amplitüd değerlerine göre istatistiksel olarak karşılaştırıldı ve istatistiksel olarak anlamlı bir sonuç elde edilmedi.
SONUÇ:Sonuç olarak, metoprolol’ün epileptik aktiviteye etkisinin tam olarak anlaşılabilmesi için farklı doz aralıklarında ve beyindeki hücresel mekanizmalara odaklanan daha fazla çalışma yapılması gerekmektedir.