Avukat Tabusu: Freud’un Tabu Aktarımı Teorisine Dayalı Bir İnceleme


Şensoy P. Ç.

X. Hukuka Felsefi ve Sosyolojik Bakışlar Sempozyumu (HFSA), İstanbul, Türkiye, 7 - 09 Eylül 2022, ss.104-105

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: İstanbul
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.104-105
  • Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Avukatlığın halk nezdinde en hafifi “yalancılık” olmak üzere pek çok kötü ithama maruz kaldığı bilinen bir gerçektir. Avukatlık mesleğine yönelen ve yüzlerce yıl önceki metinlerde dahi rastlamak mümkün olan bu olumsuz tutum saha araştırmalarıyla da ortaya konulmuş bir vakıadır. Bu fenomenin birçok sebebini bulmak mümkündür. Biz bu bildiride bu sebeplerden birisini, birbirinden farklı çağlarda bambaşka coğrafyalarda ortaya çıkan ve avukatlık mesleğine yönelen kötü algının köklerini bilinç dışında arayacak ve bu bağlamda Freud’un tabuların aktarımı ile ilgili teorisinin kullanılabileceğini iddia edeceğiz. Psikanalizin kurucusu olarak kabul edilen Sigmund Freud insanın karar alma sürecinde yalnızca bilinçli faktörlerin etkili olduğu tezine karşı çıkarak insan eylemlerini yönlendiren bir de bilinç dışı alanın olduğunu keşfetmiştir. Freud’a göre insanlar kimi duygu ve düşüncelerini çeşitli sebeplerle bastırırlar ancak bu duygu ve düşünceler kaybolmaz, insan eylemlerini manipüle etmeye devam eder. Bilinç dışı unsurların eylem ve duyguları manipüle ettiği bir alan da tabulardır. Freud’un arkeolojik incelemelerden yararlanarak modern insanın bilinç dışına ışık tutmaya çalıştığı bu teoriye göre tabuyu ihlâl etmek uğursuz sayılan ve korkulan bir durumu ifade eder. Bu yasaklar vasıtasıyla insanların vahşi istekleri bastırılır. Ancak bilinç dışında tabuya yönelik istek devam eder. Tabu bir başkası tarafından ihlâl edildiğinde toplum tarafından faile karşı kıskançlık duyguları oluşur ve fail artık tabunun işlenebileceğinin sembolü olarak bizzat tabu hâline gelir. Artık tabu olan fiil gibi tabuyu işleyen kimse de uğursuz ve korkulan bir kimse hâline gelir. Freud bu teorisini “Tabuların Aktarımı Teorisi” olarak ifade etmektedir. Avukatlık mesleği çoğu zaman tabuyla ilişki hâlindedir. Şöyle ki, özellikle ceza yargılamalarında avukatlar (müdafiler) tabuları ihlâl ettiği itham edilen sanıkların vekili konumundadırlar. Yargılama esnasında avukatın konumu tabu olan fiili işleyerek uğursuz hâle gelmiş, topluma tabunun ihlâl edilebileceğini hatırlatan, toplumun tabuyu ihlâl etmek yönündeki kıskançlığını üstüne çeken yani kendisi de tabu hâline gelmiş olan suçlu ile aynı taraftadır. Böylece Freud’un “bir nevi bulaşıcı hastalık” benzetmesi yaptığı tabu avukata bulaşmakta ve avukatın da toplum nezdinde tabu yani uğursuz kimse hâline gelmesine sebebiyet vermektedir. “Avukat Tabusu: Freud’un Tabu Aktarımı Teorisine Dayalı Bir İnceleme” başlıklı işbu bildiride özetini yukarıda vermiş olduğumuz iddialarımız ayrıntılı 105 olarak inceleyecek ve avukatlık mesleğinin sevilmemesinin bir sebebinin de Freud’un söz konusu teorisiyle izah edilebileceği iddia edeceğiz.