Türk Yerel Yönetimleri Yönetişim, Siyaset ve Kurumlar, Konur Alp Demir,Ali Çiçek, Editör, Detay Yayıncılık, Ankara, ss.198-223, 2022
Hızla artan kentleşme hareketleriyle birlikte şehirler aşırı nüfusu barındırmakta zorlanmaya, bu doğrultuda hizmet alanları genişlemeye yetki ve sorumluluklarıyla birlikte karşılaştıkları sorunlar gittikçe artmaya ve yönetim modellerinde değişiklik yapılması kaçınılmaz olmaya başlamıştır. Artan ve çeşitlenen ihtiyaçlar ekseninde büyük ölçekli şehirlerin yönetim sistemini daha işlevsel hale getirebilmek için metropoliten şehirlere özgü farklı yaklaşım ve yönetim modelleri geliştirilmeye başlanmıştır.
Uluslararası deneyim ve çalışmalar tüm şehirleri kapsayan tek bir metropoliten yönetim modeli olmadığını göstermektedir. Bunun yanı sıra artan ve çeşitlenen ihtiyaçlar doğrultusunda oluşan yeni yaklaşımların farklı yönetim modelleri ortaya çıkardığı görülmektedir. Büyük ölçekli şehirleri tek bir yönetim modeli altında genelleştirmek yerine her bir şehri kendi ayırt edici özellikleriyle değerlendirmenin öneminin vurgulanmaya başlanması doğrultusunda, her ülke sahip olduğu sosyoekonomik, siyasi ve yönetsel özelliklere göre güçlü ve tek kademeli bütüncül yönetim modellerinden, parçalı ve çoğulcu sistemlere kadar çok sayıda farklı yönetim modelleri geliştirmiştir. Bu modeller günümüzde halen dinamik bir süreç olarak gelişerek değişmeye devam etmektedir.
Bu çalışmada, ilk olarak metropoliten, metropolleşme ve metropoliten yönetim kavramları incelenmektedir. Ardından, metropoliten alanlarda en iyi modelin ne olduğuna yönelik tartışmalara istinaden geliştirilen yaklaşımlar metropolleşme açısından ele alınmaktadır. Bu yaklaşımlar sırasıyla metropoliten reform geleneği, kamu tercihi, yeni bölgecilik ve kent bölge yaklaşımlarıdır. Birbirinin devamı ve daha iyiye yönelik arayışın ürünü olan bu yaklaşımların ortaya çıkardığı modeller ise bu çalışmada dörtlü ayrıma dayalı model ve altılı ayrıma dayalı model olarak iki kategoride incelenmektedir.