KAÇKAR SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ, cilt.2, sa.2, ss.101-106, 2021 (Hakemsiz Dergi)
insanoğlunun tarih sahnesinde ne zaman yer aldığıyla ilgili tam bir görüş
birliği yoktur. Buna bağlı olarak da cinsiyetin nasıl, ne şekilde ve ne zaman
ortaya çıktığıyla ilgili yeterli kaynak da söz konusu olmamıştır. Bilime ve
dinlere göre de taban tabana zıt bakış açıları olabilmektedir. Bu çerçeveden
hareketle cinsiyete bağlı olarak kadın ve erkeğin yaşam serüveni içindeki rol
ve statüsü değişkenlik taşıdığı gibi birçok toplumda sosyal hayat içindeki
cinsiyet formu da birbiriyle örtüşmemektedir. Günümüzde insanoğlunun
yaşadığı tecrübe ve gelişim, söz konusu kavramlarla ilgili çok daha değişik
meseleleri gün ışığına çıkarmıştır.
Tarih içinde erkek formu birçok toplumda benzerlikler gösterebildiği gibi
nadiren de olsa farklılıklar gösterebilmiştir. Erkeğin toplumsal rolünün
çerçevesi genel olarak benzer normlarla çizilmiştir. Toplumlar, erkeğe fiziksel
gücü nedeni ile benzer roller biçmiştir. Fakat kadın için aynı şeyleri
söyleyememekteyiz. Toplumlar arasında kadın formu ile ilgili çok farklı
konumlamalar söz konusudur. Hatta kadınla ilgili travmatik sonuçlar bazı
toplumlar için tarih sahnesinde yer edinmiştir.
Günümüzde ise cinslerle ilgili çok farklı gelişmeler yaşamaktayız. Eğitim
seviyesinde değişim, kültürel yapı ve inanışların kişi üzerindeki baskısı
çözülmüşken geçmişteki baskıcı yapıdan söz edemeyiz. Özellikle kadınlarla
ilgili çok ciddi değişimler yaşanmaktadır. Kadınların sosyal hayattaki yeri ve
çalışma hayatı içinde hatırı sayılır yer edinmesi artık kadın sosyolojisi için de
yeni gelişmeleri ortaya çıkarmıştır. Buna bağlı olarak kadın ve erkek ilişkisine
de birtakım etkiler yansımıştır. Özellikle de bu etki aile kurumunu yeniden
tanımlamayı doğurmuştur. Artık aile kavramı yeni bir perspektife
kavuşmuştur. Bunun başlıca nedeni de kadının hukuki kazanımlarıdır.
Yaşanılan gelişmeler her zaman ne yazık ki olumlu olmamıştır. Aile içi şiddet,
boşanma ve üçüncü cins tartışmaları her geçen gün boyut değiştirmiş, hatta
bu tartışmalara yenileri de eklenmiştir.
Ne yazık ki kadın ve erkek arasında toplumsal normlardan kaynaklanan bazı
sorunlu durumlar düzeltilmeye çalışılırken zaman zaman toplumu daha
büyük sorunlar yaşamaya teşvik etmiştir. Yeni durum aile hukukunu
yozlaştırdığı gibi ailenin birlikteliği ile ilgili yeni sorunları gündeme getirmiştir.
Kadın hakları konusu toplum mühendisliği açısından yeteri kadar
anlaşılamadığı gibi üçüncü cins gibi toplumu çok daha derinden etkileyecek
konulara da dolaylı olarak alt yapı hazırlamış olmuştur. Kadın hakları
konusunun üçüncü cins tartışmalarıyla birlikte yapılması gerek teorik
gerekse uygulama açısından doğru değildir. Bu çalışmada cinsiyet ve
toplumsal cinsiyet kavramları ile ilgili tanımlamalar yapılıp güncel gelişimlerle
ilgili bir perspektif sunulacaktır.