EGE 13TH INTERNATIONAL CONFERENCE ON SOCIAL SCIENCES, İzmir, Türkiye, 13 - 15 Haziran 2025, ss.196-208, (Tam Metin Bildiri)
Vergilendirme sürecinden kaynaklanan uyuşmazlıkların yargı aşamasında çözümü idari yargılama usulüne ilişkin kurallara tabidir. Yargılama sürecinde tanık beyanı deliline dayanılabilmesi hususunda ise farklı görüşler bulunmaktadır. Gerek Vergi Usul Kanunu m. 3/B’nin yargılama süreci açısından uygulanabilirliği gerekse İdari Yargılama Usulü Kanunu m. 31’de Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulanacağı hususlar arasında tanık deliline yer verilmemiş olması bu tartışmaların odak noktasını oluşturmaktadır. Ayrıca idari yargılama usulünde geçerli olan re’sen araştırma ilkesinin ve bu ilkenin bir sonucu olarak gösterilen delil serbestisinin varlığı da bu tartışmalara ayrı bir boyut kazandırmaktadır. Zira İdari Yargılama Usulü Kanunu m. 20/1 doğrultusunda idari yargı mercileri bakmakta oldukları davalara ait her türlü incelemeyi kendiliğinden yapabileceklerdir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi konuya ilişkin güncel kararı olan Dilek Genç v. Türkiye (Başvuru no. 74601/14 ve 78295/14) (21 Ocak 2025) kararında, Mahkeme’ye sunulan Danıştay içtihatları ve başta İdari Yargılama Usulü Kanunu olmak üzere ilgili mevzuatı göz önünde bulundurarak somut olayda başvurucunun adil yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır. Kanaatimizce vergi davalarında tanık dinlenilmesine engel bir hüküm bulunmamakta, söz konusu ihlaller yargı mercilerinin uygulamalarından kaynaklanmaktadır. Ancak Dilek Genç v. Türkiye kararı çerçevesinde, olası ihlallerin önüne geçmek amacıyla konu ile ilgili yerleşik bir içtihat oluşturulması ya da mevzuatta açık bir düzenleme yapılması zaruret haline gelmiştir.