Kaygıyı Yansıtmak: Ontolojik Güvenlik, Bilişsel Yeniden Değerlendirme ve II. Dünya Savaşı’nda Türkiye’de Halkın Hava Savunma Hazırlıklarına Entegrasyonu


Büyükkaradoğan İ., Sofuoğlu N.

Siyasi İlimler Türk Derneği IV. Ulusal Siyaset Bilimi Kongresi , İzmir, Türkiye, 20 - 21 Eylül 2025, ss.165-166, (Özet Bildiri)

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: İzmir
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.165-166
  • Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Bu çalışma, Türkiye’nin II. Dünya Savaşı’ndaki tarafsızlığına ve aktif çatışmalara doğrudan dahil olmamasına rağmen, hava saldırısı tehdidine ilişkin önemli bir kaygı yaşadığını incelemektedir. 1940’dan başlayarak ve II. Dünya Savaşı boyunca devam eden süreçte, çoğunluğu eski üst düzey askeri figürlerden oluşan (İsmet İnönü gibi) Türk hükümeti, I. Dünya Savaşı’na tarihsel göndermelerde bulunarak hava tehditleri konusunda farkındalık ve tetikte olma halini proaktif biçimde artırmıştır. Olası hava saldırılarına karşı yeterli askeri, ekonomik ve teknolojik hazırlıktan yoksun olan hükümet, stratejik olarak sivil nüfusu hedef alan geniş kapsamlı bir kamuoyu söylemi yürütmüştür. Bu, halk evlerinde yapılan tartışmalar, gazetelerde yayımlanan şiirler ve alınması gereken önlemlerle ilgili uyarılar, hatta hava savunmasının aciliyetini vurgulayan dini vaazlar yoluyla gerçekleştirilmiştir. Hükümet belgeleri ile ulusal ve yerel gazetelerin arşiv analizine dayanan bu araştırma, hükümetin eylemlerini bir duygu düzenleme mekanizması olan bilişsel yeniden değerlendirme (cognitive reappraisal) olarak kavramsallaştırmaktadır. Bu mekanizma, aktörlerin tehdit olarak algıladıkları olayların yorumunu değiştirerek duygusal tepkilerini dönüştürmelerine olanak tanır. Özellikle, Türk hükümetinin bilişsel yeniden değerlendirme stratejisi, devlet düzeyindeki kaygıyla başa çıkma çabasıyla halkı gayriresmî bir erken uyarı sistemi ve öncül savunma hattı olarak seferber etmeyi içermiştir. Çalışmanın temel bulgusu, ontolojik güvenlik dinamiklerinde alışılmadık bir tersine dönüşü ortaya koymaktadır. Genellikle devletler, vatandaşlarının ontolojik güvenlik sağlayıcısı olarak hareket ederken, Türkiye’nin yaklaşımı hükümetin kaygısını vatandaşlara yansıtarak, devletin ontolojik güvenliğini sağlamak adına halk arasında bir ontolojik güvenliksizlik durumu yaratmayı içermiştir. Bu paradoksal bilişsel yeniden değerlendirme kullanımı, yoğun psikolojik tehdit koşullarında devlet-vatandaş ilişkilerinin karmaşıklığını gözler önüne sermektedir. Bu analiz, ontolojik güvenlik çalışmalarına, devletlerin algılanan tehditlere yanıt olarak duygu düzenleme stratejilerini stratejik biçimde nasıl manipüle ettiğini göstererek katkıda bulunmaktadır. Böylece, bu çalışma devlet davranışlarının etik ve pratik (olası) sonuçlarını ortaya koymaktadır. Bu çalışma devletlerin ontolojik güvenliksizliklerini vatandaşlara projekte ederek onları savunma aracı olarak kullandığı koşullarda sorumluluk ve sonuçlar dengesini yeniden değerlendirme gerekliliğinin altını çizmektedir.