Uluslararası Gelecekte Aile Sempozyumu, Rize, Türkiye, 17 - 19 Kasım 2023
İnsan,
yaradılışı gereği toplum içinde yaşayan bir varlıktır. Riayet edilmesi gereken
kurallar da toplum olmanın bir sonucudur. Hukuk düzeni bu kuralların
belirlendiği en önemli alanlardan biridir. Hukuk düzeni de ancak devlet eliyle
doğru işleyecektir ve devletin olduğu yerde vardır. Çeşitli sistemlerde farklı
adlar altında örgütlenmiş olmakla birlikte bir “yasama organı” hemen
hemen her devlette bulunur. Kural koyucu olarak yasama organının asıl amacı
elbette ki toplumsal barışı ve adaleti tecelli ettirecek kurallar tanzim
etmektedir. Adaletin tecelli etmesine yaramayan, hakkaniyete aykırı kural
konmasının bir diğer ifadesi, ancak zorbalık olacaktır. Zorbalığın olduğu bir
yerde de huzur ve hukukun varlığından bahsetmek mümkün değildir. Bu yüzdendir
ki kanun koyucu, hukuk kurallarını ihdas ederken, kuralların tatbik edileceği
toplumun içtimai, dini, iktisadi ve sair tüm unsurlarını en başta sosyolojik ve
psikolojik açıdan doğru tahlil etmek zorundadır. Doğru tahlil yapılmadan,
yanlış teşhisler neticesinde tanzim edilecek mevzuatın adaleti tesis etmesi ise
imkânsızdır.
Aile, tüm devletler tarafından öncelikli olarak
korunması gereken, en küçük çaptaki devletçiklerdir. Ailelerin doğru inşa
edilmesi, inşa edilen ailelerin korunması, devletin beka meselesidir. Bu
nedenle her devlette aile ile ilgili özel düzenlemeler her zaman olmuştur.
Çalışmamızda ailenin devlet tarafından korunabilmesi için tanzim edilen
mevzuatın bu amacını tam olarak ifa edip etmediği, çeşitli yasal düzenlemeler
ve istatistiksel verilerle incelenmiştir. Veriler ve mevzuatın kıyaslanması
neticesinde de mevzuatın tek başına aile kurumunu koruyamayacağı, hatta mer’i
mevzuatın bu amacı tam anlamıyla tesis edecek düzenlemelerden yoksun olduğu
sonucuna ulaşılmıştır. Meseleye sadece eleştirel gözle bakmadan çözüm
olabilecek durumlar da öneri olarak sunulmuştur. Elbette ki bu mesele için hiç
kimsede sihirli değnek yoktur. Ancak doğru yöntemlerin tatbik edilmesi halinde
sağlıklı ailelerin inşa edilebileceği ve ailenin koruma altına alınabileceğini
söylemek mümkündür. Mesele; kısa, orta ve uzun vadeli planlarla kökünden
halledilebilir. Bu yolda, kişilerin ahlak anlayışı ve manevi duyguları yanında asıl
güç merkezlerinden biri, elbette ki mevzuattır.
Man is a creature living in
society by nature. The rules to be obeyed are also a result of being a society.
The legal order is one of the most important areas where these rules are
determined. The legal order will only function properly through the state and
exists wherever there is a state. Although organised under different names in
various systems, a "legislative body" It is found in almost every
state. The main purpose of the legislative body as a rule-maker is, of course,
to formulate rules that will ensure social peace and justice. Another
expression of imposing unfair rules that do not help the realisation of justice
would only be tyranny. It is not possible to talk about the existence of peace
and law in a place where there is tyranny. For this reason, the legislator,
while establishing the rules of law, has to analyse the social, religious,
economic and all other elements of the society in which the rules will be
applied correctly from a sociological and psychological point of view. Without
a correct analysis, it is impossible for the legislation to establish justice
as a result of wrong diagnoses.
The family is the smallest state,
which must be protected by all states as a priority. The correct construction
of families and the protection of families is a matter of the survival of the
state. For this reason, there have always been special regulations regarding
the family in every state. In our study, whether the legislation issued for the
protection of the family by the state fully fulfils this purpose is examined
with various legal regulations and statistical data. As a result of the
comparison of data and legislation, it has been concluded that legislation
alone cannot protect the institution of the family, and even the current
legislation lacks regulations that will fully establish this purpose. Without
only looking at the issue from a critical point of view, possible solutions
have also been presented as suggestions. Of course, no one has a magic wand for
this issue. However, it is possible to say that healthy families can be built
and the family can be taken under protection if the right methods are applied.
The issue can be tackled at the root with short, medium and long term plans. In
this way, one of the main power centres, besides the moral understanding and
spiritual feelings of individuals, is of course the legislation.