Kardiyak Yaralanmalar


Karakişi S. O., Hemşinli D., Yel İ.

Kalp ve Damar Cerrahisi: Teori, Metodoloji ve Uygulama, Doç. Dr. Oğuz Kılıç,Doç.Dr.Dilek Atik, Editör, Platanus Yayın Grubu, Ankara, ss.5-14, 2025

  • Yayın Türü: Kitapta Bölüm / Araştırma Kitabı
  • Basım Tarihi: 2025
  • Yayınevi: Platanus Yayın Grubu
  • Basıldığı Şehir: Ankara
  • Sayfa Sayıları: ss.5-14
  • Editörler: Doç. Dr. Oğuz Kılıç,Doç.Dr.Dilek Atik, Editör
  • Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Kalp travmaları, penetran (kesici-delici veya ateşli silah) ve künt mekanizmalarla oluşur ve tüm göğüs travmalarının en ciddi tablolarından birini temsil eder. Penetran yaralanmalar tarihsel olarak yüksek mortalite ile ilişkili olsa da modern cerrahi yaklaşımlar sayesinde sağkalım artmıştır. Yaralanma en sık sağ ventrikülde, daha az sıklıkla sol ventrikül, sağ atriyum ve sol atriyumda görülür. Papiller kas, kapak ve ventriküler septum yaralanmaları nadir olsa da klinik açıdan önemlidir. Penetran kardiyak yaralanmaların en temel patofizyolojik sonuçları kanama ve kardiyak tamponaddır. Kesici-delici travmalarda tamponadın hayatta kalımı artırdığı, buna karşın ateşli silah yaralanmalarında acile ulaşıldığında klinik tablonun genellikle ağır olduğu belirtilmiştir.

Tanıda ekokardiyografi kritik rol oynar; hemodinamik olarak stabil hastalarda küçük perikardiyal efüzyonlar takip edilebilirken, şok veya tamponad bulgusu olan olgularda acil girişim gereklidir. Subksifoid perikardiyal pencere, seçilmiş hastalarda travmayı büyütmeden tanı sağlayabilir. Acil serviste şok tablosundaki hastalarda, penetran kalp yaralanması şüphesi varsa resüsitatif torakotomi zaman kaybetmeden yapılmalıdır. Cerrahiye geç kalınması mortaliteyi belirgin artırır; ideal olarak yaralanma ile cerrahi arasındaki süre 30 dakikayı aşmamalıdır. Ventrikül yaralanmaları parmak kompresyonu ile geçici kontrol edilebilir, kalıcı onarım ise genellikle 3/0 teflon veya perikard destekli U sütürler ile sağlanır. Atriyal yaralanmalarda klemp altında tamir yapılır. Geniş defektlerde veya multipl yaralanmalarda kardiyopulmoner bypass gerekebilir. Koroner arter yaralanmaları çoğunlukla distal segmentlerde görülür ve ligasyon yeterlidir; ancak LAD veya proksimal lezyonlarda bypass gereklidir. Büyük damar yaralanmaları (SVC, IVC, aort, pulmoner arter) nadir fakat yüksek mortaliteli olup, anatomik lokalizasyona göre sternotomi veya torakotomi ile tamir edilir.

Künt kardiyak travma, en sık motorlu araç kazaları ve yüksek enerjili travmalar sonucu gelişir. Yaralanma mekanizmaları direkt prekordiyal darbe, artmış intratorasik basınç, kalbin sternum ile vertebra arasında sıkışması ve deselerasyon kuvvetlerinin kombinasyonu olabilir. En sık görülen lezyon miyokardiyal kontüzyondur ve hafif subendokardiyal hemorajiden transmural enfarktüse kadar değişen bir spektrum izler. Tanıda EKG, troponin I ve ekokardiyografi birlikte değerlendirilir. Aritmi, ventriküler disfonksiyon ve kalp yetmezliği klinik tabloya eşlik edebilir. Ağır kontüzyonlarda inotrop destek veya intraaortik balon pompası gerekebilir; ancak çoğu hasta kalıcı sekel olmaksızın iyileşir.

Künt travmaya bağlı ventriküler septum defekti, genellikle musküler apikal bölgede görülür ve nekroz sonrası günler içinde ortaya çıkabilir. Pek çok olgu spontan kapanabilir; ancak sağ kalp dilatasyonu, konjesyon veya ciddi şant varlığında erken cerrahi düşünülebilir. Kapak yaralanmaları içinde en ölümcül olanı aort kapak laserasyonudur ve ani diyastolik basınç artışına bağlı gelişir. Aort yetmezliği bulguları belirgindir ve şiddetli olgularda acil kapak replasmanı gerekebilir. Mitral ve triküspit kapak yaralanmaları daha nadirdir; özellikle papiller adele rüptürü ciddi yetmezliğe neden olabilir. Künt travmalarda nadiren görülen koroner arter yaralanmaları çoğunlukla LAD’da lokalizedir ve lezyonun yerine göre ligasyon veya bypass uygulanır.

Sonuç olarak, kalp travmaları acil yönetim gerektiren, tanı ve tedavi süreçlerinde zamanın hayati önem taşıdığı klinik durumlardır. Penetran yaralanmalarda cerrahiye hızlı ulaşım sağkalımı artırırken, künt travmalarda sistematik tanı yaklaşımı ve kardiyak fonksiyon takibi belirleyicidir. Uygun ve zamanında tedavi edilen olgularda uzun dönem sonuçlar genellikle iyidir; ancak kapak, septum ve koroner yaralanmalar ile kardiyak arrest sonrası nörolojik hasar morbidite nedenleri olmaya devam etmektedir.

Cardiac trauma, resulting from either penetrating (stab, gunshot, shrapnel) or blunt mechanisms, represents one of the most critical forms of thoracic injury. Although historically associated with near-certain mortality, advances in surgical management have significantly improved outcomes. Penetrating cardiac injuries most frequently involve the right ventricle, followed by the left ventricle, right atrium, and left atrium. Injuries to the papillary muscles, cardiac valves, and ventricular septum are less common but carry important clinical implications. The two fundamental consequences of penetrating cardiac trauma are hemorrhage and cardiac tamponade. Tamponade, particularly in stab wounds, may improve survival by temporarily limiting blood loss, whereas gunshot injuries typically present with profound instability or imminent death on arrival.

Echocardiography remains central to diagnosis; small pericardial effusions in hemodynamically stable patients may be monitored, while findings of shock or tamponade mandate immediate intervention. A subxiphoid pericardial window provides a diagnostic option in select cases without exacerbating injury. In the emergency setting, patients in shock with suspected cardiac injury require resuscitative thoracotomy without delay. Prolonged intervals between injury and operative intervention markedly increase mortality, with the optimal window being within 30 minutes. Ventricular injuries may be temporarily controlled with digital pressure, followed by definitive repair using 3-0 Teflon- or pericardium-reinforced U-stitches. Atrial injuries are repaired under vascular control. Large defects or multiple injuries may necessitate cardiopulmonary bypass, particularly in high-energy ballistic trauma. Distal coronary artery injuries often require simple ligation, whereas proximal or mid-LAD lesions typically require bypass grafting. Injuries to major intrapericardial vessels (SVC, IVC, aorta, pulmonary artery) are rare but carry high mortality; surgical exposure via sternotomy or thoracotomy is selected based on location.

Blunt cardiac trauma most frequently results from motor-vehicle collisions, falls from height, and crush injuries. Mechanisms include direct precordial impact, increased intrathoracic pressure, compression between the sternum and vertebral column, and deceleration forces. The most common lesion is myocardial contusion, which spans a spectrum from mild subendocardial hemorrhage to transmural infarction. Diagnosis relies on the combined assessment of ECG, troponin I, and echocardiography. Clinical manifestations include arrhythmias, ventricular dysfunction, and heart failure. Severe cases may require inotropic support or intra-aortic balloon pump therapy, though most contusions heal without permanent sequelae.

Blunt trauma–related ventricular septal defects typically occur in the muscular apical region and may appear days after injury due to evolving necrosis. Many defects close spontaneously, but early surgical repair is indicated in cases of significant left-to-right shunt, right-sided dilation, or pulmonary congestion. Valvular injuries may result from sudden pressure shifts; among these, aortic valve disruption is the most lethal and occurs during sudden increases in diastolic pressure. Acute aortic regurgitation produces hypotension, wide pulse pressure, tachycardia, and may necessitate emergent valve replacement. Mitral and tricuspid valve injuries are less common but can involve papillary muscle rupture, leading to acute heart failure requiring timely intervention.

Coronary artery injuries in blunt trauma are rare, with the left anterior descending artery being the most frequently affected vessel. Distal lacerations may be treated with ligation, whereas arterio-venous fistulas require ligation combined with distal bypass.

In conclusion, cardiac trauma demands rapid recognition and decisive management, with time-to-intervention being a crucial determinant of survival in penetrating injuries and structured diagnostic evaluation being essential in blunt trauma. When treated promptly and appropriately, long-term outcomes are generally favorable; however, valvular and septal injuries, coronary damage, and post-arrest hypoxic brain injury remain important sources of morbidity.