Journal of Economy Culture and Society, vol.63, no.1, pp.339-357, 2021 (ESCI)
Türkiye, çok sayıda sığınmacının uluslararası koruma başvurusu yaptığı ve
üçüncü ülkelere gitmek için beklediği bir ülke konumundadır. 2011 yılında
Suriye’den Türkiye’ye doğru gerçekleşen kitlesel göç hareketinden sonra
ülkedeki sığınmacı sayısı iyice artmıştır. Bu durum yerel toplum mensupları
ile sığınmacılar arasında birtakım çatışmaların çıkmasına sebep olmuş ve
uluslararası koruma statüsü altındaki Suriyeli olmayan sığınmacılar başta
olmak üzere tüm yabancıların yerel toplum üyeleriyle eşit düzlemde bir
sosyal uyum ilişkisi geliştirmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır. Bu noktada
başarılı bir sosyal uyumun nasıl olabileceğini anlamak ve sosyal uyum
amacıyla yapılan mevcut çalışmalardaki eksiklikleri ortaya koymak adına,
Ankara’da sığınmacılara hizmet sunan çeşitli sivil toplum kuruluşlarında
çalışan 17 meslek elemanı ve bu kurumların ikisinden hizmet alan
15 Suriyeli olmayan sığınmacı ile yarı yapılandırılmış derinlemesine
görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Bu görüşmeler MAXQDA 12 programı
aracılığıyla fenomonolojik yaklaşımla analiz edilmiş ve dört tema ortaya
koyulmuştur. İlk temada öznelerin sosyal uyumu nasıl tanımladığı,
ikincisinde mevcut sosyal uyum faaliyetlerinin yetersizliğinin/ eksikliğinin
sosyal uyumu nasıl etkilediği, üçüncüsünde yerel toplum üyelerinden
kaynaklanan sosyal uyumu zorlaştıran durumlara ve sonuncusunda
sığınmacılardan kaynaklanan uyumu zorlaştıran etmenlere yer verilmiştir.
Çalışma sonucunda sosyal uyum çalışmalarının başarılı olabilmesi için
kamu tarafından kapsamlı uyum politikalarının geliştirilmesi ile paydaşlar
arasında iş birliğinin arttırılmasının gerekli olduğu tespit edilmiştir. Sosyal
uyum çalışmalarının tarafların eşit katılımıyla gerçekleştirilmesinin,
benzerlikler üzerinden kurgulanmasının, ön yargıları azaltacak şekilde
planlanmasının ve bir arada yaşanılan muhitlerde gerçekleştirilmesinin
önemli olduğu görülmüştür.