8. Uluslararası Genç Akademisyenler Sempozyumu, Mardin, Turkey, 24 - 26 June 2022
It
is seen that many of the issues discussed within the scope of Islamic moral
philosophy are based on Aristotle's (322) golden middle concept in the context
of four basic virtues (justice, chastity, wisdom and bravery) and Galen's (AD
129) idea of ahlat-ı erbaa (four types of fluid: blood, phlegm, black bile and
yellow bile) in the context of temperament theories. It can be clearly seen
that the Aristotelian understanding of morality is largely repeated in the
texts of thinkers such as Abu Bakr Muhammad ibn Zakariya al-Razi (925 AD), al-Farabi
(950 AD) and Ibn Miskavayh (1030 AD), although they have some differences and
distinctness. When minor differences are
left aside, this situation causes Islamic moral thought to be seen as an
Aristotelian morality. In this study, the reading of the late Egyptian
academician Ahmad Mahmoud Sobhi in the disciplines of philosophy, kalam and
mysticism, which form the backbone of Islamic thought, will be discussed. The
importance of this subject is to examine Subhi's claim that there are
alternative philosophies of ethics to the Aristotelian understanding of
morality. Suhbi
tries to prove this claim through the topics and concepts discussed in the
texts of Mu'tazila theologians, Sufis and philosophers such as Ikhwan-i Safa
and Suhrawardi. This point, which is concentrated in his moral thought, and the
comparisons he made between Kant, a thinker frequently mentioned in modern
moral philosophy, and Mu'tazila theologians show that important and remarkable
comments can be made about the modern period when the classical texts of
Islamic thought are read meticulously. Sobhi's reading, which instills a new spirit into
Islamic philosophy of ethics by focusing on just philosophy, kalam and
mysticism, presents an excellent example of how to conduct an interdisciplinary
study, as well as being an alternative reading to Aristotelian philosophy of
ethics. The ultimate aim of this study is to discuss Sobhî's approach, which
adds a new horizon to studies on philosophy of ethics, which is trapped in a
vicious circle, in the example of kalam.
İslam ahlâk felsefesi bünyesinde tartışılan birçok
konunun temelde dört
temel erdem (adalet, iffet, hikmet ve şecaat) bağlamında Aristo’nun (M.Ö. 322)
altın orta kavramına ve
mizaç teorileri bağlamında Galen’in (M.S. 129) ahlât-ı erbaa (dört sıvı: kan,
balgam, kara safra ve sarı safra) fikrine dayandığı görülür. Aristocu ahlâk
anlayışının Ebû Bekir Zekeriyya er-Râzi (M.S. 925), Fârâbi (M.S. 950) ve İbn
Miskeveyh (M.S. 1030) gibi düşünürlerin metinlerinde birtakım farklılık ve
özgünlükler barındırmakla beraber büyük oranda tekrar edildiği bariz bir
şekilde görülür. Cüzî farklılıklar bir kenara bırakıldığında bu durum İslam
ahlâk düşüncesinin Aristocu bir ahlâk olarak görülmesine sebep olur. Bu
çalışmada Mısırlı merhum akademisyen Ahmed Mahmûd Subhî’nin İslam düşüncesinin
omurgasını oluşturan felsefe, kelam ve tasavvuf disiplinleri özelinde yaptığı
okumaya değinilecektir. Bu konunun önemi Subhî’nin Aristocu ahlâk anlayışına
alternatif ahlâk felsefelerinin var olduğu şeklindeki iddiasını tetkik
etmektir. Suhbî bu iddiasını Mu‘tezile kelamcılarının, sûfîlerin ve İhvân-ı Safâ
ve Sühreverdî gibi filozofların metinlerinde tartışılan konu ve kavramlar
üzerinden ispatlamaya çalışır. O’nun ahlâk düşüncesinde temerküz eden bu nokta,
ve modern ahlâk felsefesinde adından sıkça bahsedilen bir düşünür olan Kant ile
Mu‘tezile kelamcıları arasında yaptığı mukayeseler, İslam düşüncesinin klasik metinleri titiz bir
şekilde okunduğunda modern döneme dair önemli ve dikkate değer yorumlar
yapılabileceğini gösterir niteliktedir. Subhî’nin felsefe, kelam ve tasavvuf
arasında mekik dokuyarak İslam ahlâk felsefesine yeni bir ruh aşılayan okuması,
Aristocu ahlâk felsefesine alternatif bir okuma olmasının yanında
disiplinlerarası bir çalışmanın nasıl yapılacağının da mümtaz bir örneğini
sunar. Nihai olarak bu çalışmanın amacı kısır bir döngüye hapsolmuş ahlak
felsefesi çalışmalarına yeni bir ufuk katan Subhî’nin kelam örnekleminde
göstermeye çalıştığı yaklaşımını ele almaktır.