Ortaklığın Giderilmesine İlişkin Uyuşmazlıkların Dava Şartı Arabuluculuk Kapsamına Alınmasının Yerindeği Sorunu


Köksoy M.

ASOS 10. Uluslararası Hukuk Sempozyumu, İzmir, Türkiye, 22 - 24 Mayıs 2024, ss.417-419

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: İzmir
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.417-419
  • Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

7445 sayılı İcra ve İflâs Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile, taşınır ve taşınmazların paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıklar dava şartı arabuluculuk kapsamına alınmıştır. Yapılan değişiklik 1/9/2023 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Başlangıçta ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıkların arabuluculukta yüksek oranda çözülebileceğine ilişkin beklenti söz konusu olmasına rağmen, uygulamada karşılaşılan sorunlar, bu uyuşmazlıkların dava şartı arabuluculuk kapsamına alınmasının yerindeliğinin tartışmaya açılmasına neden olmuştur. Taraf sayısının fazla olması, ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıkların arabuluculukta çözülmesini zorlaştırmaktadır. Onlarca tarafın bulunduğu dosyalarda sürecin dört hafta içinde sonuçlandırılması her zaman mümkün olmadığından, arabulucu, sürenin sonunda anlaşamama şeklinde son tutanağı düzenlemektedir. Ortaklığın giderilmesine ilişkin arabuluculuk başvurularında diğer bir sorun, tarafların iletişim ve adres bilgilerinin yetersiz olması veya hiç olmamasıdır. Birçok başvuruda tarafların sadece ismen belirtildiği, başkaca bilgilerin ise başvuru formunda yer almadığı görülmektedir. Böyle bir durumda, arabulucunun, tarafların tamamına ulaşması imkânsızdır. Bu nedenle, özellikle elbirliği mülkiyetine konu olan taşınmazlarda ortaklığın giderilmesi için başvurulan arabuluculuk süreci, başarılı bir şekilde yürütülememektedir. Başvurucunun, başvuru formunda belirtmiş olduğu tarafların, yaşlılık, ayırt etme gücünden yoksun olma gibi nedenlerle kendilerine kanunî temsilci atanması gereken kişilerden olduğuna rastlanmaktadır. Bu gibi durumlarda, arabuluculuk sürecine kanunî temsilciyle devam edilmesi gerekir. Ancak arabuluculuk süresi içinde kanunî temsilci atanması mümkün değildir. Aynı sorun miras yoluyla hak sahibi olan tarafların henüz mirasçılık belgesi almamış olması durumu için de geçerlidir. Arabulucu elindeki bilgiler itibariyle her türlü iletişim vasıtasını kullanarak tarafları ilk toplantıya davet eder (HUAK m. 18/A-7). O hâlde arabulucu, sms, WhatsApp ve E-mail yoluyla tarafları toplantıya davet edebileceği gibi davet mektubunu kargo yoluyla da gönderebilir. Burada diğer bir sorun, tarafların sadece adres bilgilerinin bulunması hâlinde arabulucunun kargo yoluyla davet mektubu göndermesinin zorunlu olup olmadığıdır. Kargo gönderilmesinin zorunlu olduğu kabul edilirse, çok taraflı dosyalarda kargo ücretlerinin arabulucu tarafından karşılanmasının beklenmesi, hakkaniyete uygun düşmez. Ayrıca dava şartı arabuluculukta, arabulucunun masraf istemesi de mümkün değildir. Kargo gönderilmesinin zorunlu olmadığının kabulü hâlinde ise, çoğu dosyada tarafların iletişim bilgileri eksik olduğu için tarafların davet edilememesi sorunu ile karşılaşılabilmektedir. Ayrıca bazı tarafların davet edilemeden son tutanağın düzenlenmesi, mahkemenin, usulüne uygun bir arabuluculuk süreci yürütülmediğinden davayı usulden reddetmesine neden olabilir. Ortaklığın giderilmesi uyuşmazlıklarında yaşanan diğer bir sorun, taraflara ulaşılabilse dahi herkesin toplantıya katılımının sağlanamamasıdır. Farklı şehirlerde veya yurt dışında olması sebebiyle taraflar toplantıya katılmak istememektedir. Arabulucunun ise, tarafları fiziki toplantıya katılmaya zorlama yetkisi yoktur. Bu noktada, taraflarla telekonferans yoluyla toplantı yapılması akla gelebilir. Ancak telekonferans yöntemiyle yapılacak toplantıda, taraf sayısının çok olduğu dosyalarda, tarafları birbirleriyle görüştürebilme ve toplantıya katılanların gerçekten belirtilen taraf olup olmadığını tespit etme sorunuyla karşılaşılabilir. Ayrıca telekonferans yöntemiyle yapılan toplantı sonrasında tutanakların, imzalanması için onlarca kişiye nasıl gönderileceği, yapılan masrafların kim tarafından karşılanacağı, özellikle anlaşma olması hâlinde atılan imzaların sıhhati birer sorun teşkil etmektedir. Uygulamada birçok durumda, henüz sağlıklı bir müzakere ortamı dahi oluşturulamadan, çeşitli sorunlar nedeniyle anlaşamama son tutanağı düzenlendiği görülmektedir. Anlaşamama hâlinde ise, arabulucuya ödenen arabuluculuk ücreti, daha sonra açılacak olan ortaklığın giderilmesi davalarında yargılama gideri sayılmaktadır. Böylece yargılama giderleri çoğu dosya bakımından gereksiz yere artırılmış olmaktadır. Açıklanan nedenlerle, taşınır ve taşınmazların paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıkların dava şartı arabuluculuk kapsamından çıkartılması gerekir.