Solunum 2023, Antalya, Türkiye, 4 - 07 Kasım 2023, cilt.136, ss.824
GİRİŞ VE AMAÇ:Göğüs duvarının primer yumuşak doku malign tümörleri nadirdir. En sık görülenleri,
malign fibröz histiositoma, rabdomyosarkom ve liposarkomdur. Adenoid kistik karsinom, esas olarak
tükrük bezlerinin tümörü olmakla birlikte, lakrimal glandda, üst ve alt solunum yolunda ve meme gibi pek
çok farklı organda izlenebilir. Primer kutanöz adenoid kistik karsinom da oldukça nadir, malign bir
adneksiyal tümördür. Bu yazıda, oldukça uzun bir süreç içinde toraks duvarında yavaş büyüyen, lipom
öngörüsü sebebiyle takip edilen ancak şikayet oluşturması sebebiyle rezeksiyon uygulanan ve
beklenmedik bir histopatolojik tanı alan olgu ile ilgili tecrübe paylaşımı amaçlandı.
OLGU:47 yaşında erkek hasta yaklaşık 8 yıl önce sırt alt bölgesinde mercimek büyüklüğünde başlayıp
büyük boyutlara erişen, yanma ve ağrı şikayeti oluşturan şişlik şikayeti ile başvurdu. Fizik muayenede
sağ hemitoraks posteriorda 10. kosta hizasından başlayıp 12. kosta seviyesine kadar uzanım gösteren,
uzun aksı yaklaşık 10 cm boyutunda orta-sertlikte mobil kitle tespit edildi. İlk etapta yapılan
Ultarsonografide, sağ hemitoraks cilt altında ve toraks duvarı kas yapıları üzerinde lokalize yaklaşık
100×40 mm boyutlarında heterojen ekoya sahip iç yapısında belirgin kanlanma olmayan solid lezyon
tespit edildi. Çekilen toraks MRG’da lezyonun T1 imajlarda hipointens, T2 imajlarda hiperintens
karakterde olduğu, heterojen içyapı paternine sahip olduğu ve heterojen septal kontrastlanma
göstermesi sebebiyle ön planda yağ doku kaynaklı kitle olabileceği ifade edildi. Lezyonun çevre dokuları
ile ilişkisi toraks CT ile de konfirme edildikten sonra sınırları düzgün, mobil yapısı sebebiyle hastaya
direkt cerrahi eksizyon kararı alındı. Prone pozisyonda yapılan inzisyon sonrası kitlenin etraf dokulardan
kolaylıkla diseke edildiği görüldü ve total eksize edildi. Hasta postoperatif 1. gün sorunsuz taburcu edildi.
Histopatolojik inceleme, cilt altı kökenli adenoid kistik karsinom grade II, cerahi sınırlar temiz olarak
raporlandı.
SONUÇ: Adenoid kistk karsinomun en büyük özelliklerinden biri sık rekürrens ve yer yer metastaz
gösterebilmesidir. Bu nedenle uzun süreli klinik takip gerektirir. Lezyonun mobil olması ve operasyon
sırasında kolaylıkla rezeke edilmesi malignite olasılığını ekarte ettirmemelidir. Bu nedenle operasyon
öncesinde radyolojik görüntülerin çok iyi korele edilerek biyopsi ile yol haritasının belirlenmesi gerekliliği
bu vakadan elde ettiğimiz tecrübe olarak ifade edilebilir. Toraks duvarı tümörlerinde çok nadir de olsa
AKK akılda bulundurulması gereken bir antite olmalıdır.
Anahtar Kelimeler: Toraks duvarı, adenoid kistik karsinom, malign tümör