Ankara Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi, cilt.46, sa.1, ss.85-102, 2005 (Scopus)
Makalede Şî‘a denince akla gelen kol olan İmâmiyye’nin akla değer veren usûlî ekolünün önde gelen müelliflerinden olan İbnu’l-Mutahhar el-Hillî’nin imâmet anlayışı ele alınmıştır. İmâmeti cenneti hak etmek için inanılması gerekli bir esas olarak kabul eden el-Hillî, bu derece önemli bir konunun insanların seçimine bırakılamayacağı fikrinden de hareketle imamın Allah tarafından tayin edilmesi gerektiğini savunur. İmamda bulunması gereken en önemli nitelikler olarak masumiyet ve efdaliyyeti ön planı çıkaran yazar, Resulüllah’tan sonra Ali b. Ebû Talib’in imam olması gerektiğini ve zaten Hz. Peygamberce imam olarak atandığını çok sayıda ayet ve hadisi delil olarak kullanarak ispat etmeye çalışır. el-Hillî, dinin korunması ve uygulanması için görevli bu kişilerin tarihte böyle bir görev üstlenmemiş olmaları bir yana, kendi dönemine kadar geçen dört asır boyunca ortada bulunmayışları konusunda ise, “bu sırrı sadece Allah Teala bilir” demenin dışında, suskun kalır.
Imamate according to Ibn al-Mutahhar al-Hillī
This article examines the concept of imāmah as understood by Ibn al-Mutahhar al-Khillī, a prominent figure within the rationalist school of the Imāmiyya, a branch of Shī'ah Islam that is often associated with the Shī'ah community. Al-Hillī posits that imāmah is a necessary tenet of Islam that is essential for attaining paradise. He asserts that the imam should be divinely appointed, as this matter is of such paramount importance that it cannot be left to the discretion of mortal beings. The author places great emphasis on the importance of innocence and effadaliyyah as the most essential qualities that should be exhibited by the Imam. He endeavours to substantiate the assertion that Ali b. Abi Talib should assume the role of Imam following the demise of Rasulullah and that he has already been designated as such by the Prophet, citing numerous verses and hadiths as evidence. These are the sources he cites. Al-Hillī does not address the fact that these individuals, who bear responsibility for the protection and implementation of religion, have not fulfilled this duty throughout history. Furthermore, they were absent for four centuries until his period, except to say that 'only Allah knows this secret'.