KOMPLİKE TİP 3 AORT DİSEKSİYONUNDA İKİ AŞAMALI ENDOVASKÜLER STENT GREFT UYGULAMASI: VAKA SUNUMU


Creative Commons License

Karakişi S. O., Hemşinli D., Yel İ., Kanbur E.

ATLAS 15th INTERNATIONAL CONGRESS on ADVANCED SCIENTIFIC STUDIES and INTERDISCIPLINARY RESEARCH, Ankara, Türkiye, 19 - 20 Temmuz 2025, cilt.15, ss.604-606, (Tam Metin Bildiri)

  • Yayın Türü: Bildiri / Tam Metin Bildiri
  • Cilt numarası: 15
  • Basıldığı Şehir: Ankara
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.604-606
  • Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Aort diseksiyonları, aort duvarının intimal tabakasının yırtılması sonucunda oluşan, mortalitesi ve morbiditesi yüksek kardiyovasküler acil durumlardır. Stanford Tip B ya da DeBakey Tip III olarak sınıflandırılan diseksiyonlar, sol subklavian arterin distalinden itibaren başlayan ve torasik ya da abdominalaortayı etkileyen lezyonları tanımlar. Bu olgularda başlangıç yönetimi genellikle konservatif olup, medikal tedavi ile hemodinamikstabilitenin sağlanması ve komplikasyonların önlenmesi amaçlanır. Ancak, diseksiyonun ilerlemesi, yalancı lümen çapında artış, organ iskemisi, rüptür gelişimi gibi komplikasyonlar ortaya çıktığında, girişimsel tedavi veya açık cerrahi ihtiyacı doğar.Son yıllarda endovasküler tedaviler (TEVAR, EVAR), komplikasyon oranlarının düşüklüğü, daha kısa hastanede kalış süresi hızlı yara iyileşmesi ve cerrahi morbiditenin azalması nedeniyle özellikle yüksek riskli hastalarda açık cerrahiye tercih edilmektedir. Bununla birlikte, disekesegmentintorakoabdominalaortaya kadar uzandığı olgularda, tek aşamalı bir müdahale yetersiz kalabilir ve aşamalı bir tedavi yaklaşımı gerekli hale gelebilir. Bu bildiride, 35 yaşında, bilinen bir kronik hastalığı olmayan kadın hastada gelişen komplike Tip 3 aort diseksiyonunun iki aşamalı endovasküler tedavi ile başarılı bir şekilde yönetilmesi sunulmuştur. Hasta, ani başlayan sırt ve karın ağrısı şikayetiyle başvurmuş, yapılan BT anjiyografide sol subklavian arterin distalinden başlayan ve abdominalaortaya kadar uzanan Tip 3 diseksiyon tespit edilmiştir. İlk aşamada konservatif tedavi uygulanmış, düzenli poliklinik kontrollerine alınan hastada 9. ayda yapılan görüntülemede desendan aort çapında progresifgenişleme izlenmiş ve TEVAR uygulanmıştır. Takiplerinde yapılan kontrol BT'deabdominal aort çapında artış ve stentgreftindistalindeendoleak saptanması üzerine ikinci aşamada EVAR ve TEVAR işlemi birlikte uygulanmış; infrarenal aort segmentine ve iliak arter düzeyine kadar stentgreft yerleştirilmiştir. Sol iliak arter kapatılarak sağdan sola crossoverfemoro-femoral bypass yapılmış ve böylece bilateral alt ekstremiteperfüzyonu sağlanmıştır. İşlem sonrası kontrol anjiyografilerde yalancı lümen tromboze izlenmiş, endoleak saptanmamış ve greft açıklığı korunmuştur. Bu vaka, komplikasyon gelişen Tip 3 diseksiyon olgularında zamanında müdahale edilen, planlı ve aşamalı endovasküler yaklaşımın ne kadar etkin ve güvenli olabileceğini göstermektedir. Ayrıca, uniliakgreft uygulaması sonrası femoro-femoral bypass gibi tamamlayıcı prosedürlerin hasta sonuçlarını iyileştirdiği görülmektedir. Bu tür bireyselleştirilmiş ve basamaklı yaklaşımlar, günümüzde diseksiyon tedavisinde önemli bir yer tutmaktadır. Anahtar Kelimeler: Tip 3 aort diseksiyonu, Endovasküler tedavi, TEVAR, EVAR