Güncel Eğilimlerle Disiplinlerarası Turizm Araştırmaları, Levent Karadağ,Gizem Özgürel, Editör, Detay Yayıncılık, Ankara, ss.37-47, 2024
İnsanlık tarihinin antik medeniyetlerinde matematik ve bilimin varlığına baktığımızda düşünce deneyleri (mantıksal-formal düşünme) ile deneysel düşünme (operasyonel düşünme) arasındaki ayırımı net bir şekilde gözlemleyebiliriz. Örneğin, antik Yunan filozofu Zeno hareketin ve sonsuzluğun doğasını sorgulayan bir düşünce deneyi gerçekleştirmiş ve bir paradoks ortaya atmıştır; hızlı koşucu Akhilleus hız avantajına rağmen kendisinden biraz ileride başlayan bir kaplumbağayı asla geçemeyeceğini iddia eder çünkü onu yakalamak için sonsuz sayıda küçük mesafeyi kat etmek zorundadır. Zeno’nun paradoksunun mantığına göre zaman ve mekân sonsuz küçük birimlere bölünüyorsa bir hareketin gerçekten tamamlanması mümkün değildir çünkü sonsuz bir süreci bitirmek imkânsız görünür. Bu paradoksu fiziksel olarak deneyimlemek imkansızdır ancak Zeno bu paradoksla sonsuzluk kavramı üzerinden matematiksel tartışmalar başlatmış ve hareketin doğasını matematiksel olarak sorgulayarak sonsuz küçük mesafeler toplandığında nasıl sonlu bir mesafeye ulaşılacağı sorusunu ortaya çıkararak sonsuz seriler ve limit kavramlarının temellerini atmıştır. Antik dönemde yapılan bu düşünce deneyleri, modern matematiğin temellerini atmış ve soyut düşünene kadar güçlü bir araç olduğunu göstermiştir. Biz bu bölümde fiziksel araçların yetersiz olduğu veya doğrudan gözlemin mümkün olmadığı, matematiksel düşüncenin ve soyutlamanın nerdeyse tek araç olduğu ve genelde geometrik tasarımlarla sonuçlandığı zamanlar olan antik çağda düşünce deneylerine işaret eden bulgulara ışık tutacağız. Matematiksel düşünce deneyinde, bir problemi fiziksel olarak çözmek yerine zihinsel modelleme ve varsayımlar yaparak sonuca ulaşabilirsiniz. Turizmin bizler için sakladığı değerli miraslar sayesinde, antik Hint uygarlığının Vedik periyodunun (M.Ö 1500-M.Ö 500) önemli yazılı ritüel kaynağı olan Sulvasutras yazılı metninde geçen "cenneti arzulayan kişi, şahin biçiminde bir ateş sunağı inşa etmelidir, Brahman dünyasını kazanmak isteyen biri kaplumbağa biçiminde bir ateş sunağı inşa etmelidir ve mevcut ve gelecekteki düşmanları yok etmek isteyenler eşkenar dörtgen biçiminde bir ateş sunağı inşa etmelidir" (Berggren vd.,2021) şeklinde dini emirlerindeki sunakları antik çağ insanları nasıl matematiksel düşünce ve matematiksel düşünce deneyleriyle yerine getirdiklerine ve Hindistan’da kutsal geometrinin temellerini nasıl attıklarına da ayrıca tanık olacağız.