66. Türkiye Milli Pediatri Kongresi, Girne, Cyprus (Kktc), 5 - 09 October 2022, pp.96-97
S-029 Subklinik Hipotiroidili Çocuklarda Kalp Hızı Değişkenliği ve Qt Dispersiyonunun Değerlendirilmesi Nilay Aktar Ulukapı1 , Birgül Kırel2 , Hikmet Kıztanır3 , Ayşe Sülü3 , Pelin Köşger3 , Birsen Uçar3 1 Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Eskişehir 2 Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı, Eskişehir 3 Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Kardiyolojisi Bilim Dalı, Eskişehir Giriş: Subklinik hipotiroidinin (SH) klinik etkileri iyi bilinmemektedir. Etiyoloji çocuklarda çoğunlukla Hashimoto tiroiditidir, ancak idiopatik veya obezite nedenli SH olabileceği de bilinmektedir. SH’nin çocuklarda lipit metabolizması, glukoz metabolizması, nörobilişsel fonksiyonlar, kemik sağlığı ve büyüme üzerine etkileri araştırılmaktadır. Çalışmalar ayrıca SH’de kardiyovasküler sistemin de etkilendiğini göstermektedir. Bu çalışmada SH’nin çocuklarda kardiyak otonomik ve ileti sistemi üzerine etkilerini araştırmak amaçlanmıştır. Materyal ve Metot: Çalışmaya SH tanısı ile takipli 3-17 yaş arasında 47 olgu (25 kız, 22 erkek), kontrol grubuna ise yaş, cinsiyet, VKİ açısından benzer 46 sağlıklı olgu alındı. Obez, kalp patolojisi ya da kronik hastalığı olan olgular dışlandı. Kardiyak otonomik fonksiyonların değerlendirilmesinde kalp hızı değişkenliği (HRV) indeksleri; aritmi yatkınlığının araştırılmasında EKG’den elde edilen QT dispersiyonu, P dispersiyonu, Tp-e ölçümleri kullanıldı. Bulgular: SH grubunda 5 dakikalık aralıklardaki NN intervallerinin ortalamalarının SS’sı (SDANN), kontrol grubundan istatistiksel olarak düşük bulundu [median değerleri sırasıyla 111,70 (86,20-137,40); 132,15 (106,80-154,60) ms] (p=0,010). Diğer zaman bazlı parametreler [NN intervallerinin SS’sı (SDNN), SDNN-indeksi, ardışık NN intervalleri arasındaki farkların karelerinin toplamının ortalamasının karekökü (RMSSD), 50 ms’den fazla fark olan NN interval çiftlerinin sayısı (NN50), NN50 yüzdesi (pNN50) ve triangüler indeks] ve frekans bazlı parametreler [düşük frekans (LF), yüksek frekans (HF), LF (nu), HF (nu), LF/HF] açısından gruplar arasında istatistiksel fark saptanmadı. SH’li çocuklarda serum TSH düzeyi LF ile, sT3 düzeyi ise triangüler indeks ile negatif korelasyon göstermekteydi (sırasıyla r=- 0,299; p=0,042 ve r=-0,322; p=0,027). QTc max ve QTc min, SH grubunda kontrol grubundan istatistiksel olarak anlamlı derecede uzundu (sırasıyla p=0,047 ve p=0,012); diğer EKG parametreleri açısından gruplar arasında anlamlı fark saptanmadı. P max süresi ile serum sT3 ve sT4 düzeyleri (sırasıyla r= -0,378; p=0,009 ve r= -0,363; p= 0,012), PR mesafesi ile ise sT3 düzeyi (r= -0,309; p=0,035) negatif korelasyon göstermekteydi. 66 Türkiye Milli Pediatri Kongresi 21. Milli Çocuk Hemşireliği Kongresi 5-9 Ekim 2022 Elexus Resort Hotel Girne-KKTC Sonuç: Çalışmamızda; SDANN değeri SH grubunda kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı derecede düşük bulundu. HRV’nin uzun dönem komponentlerinin göstergesi kabul edilen bu parametrenin azalmış olması, SH’li çocuklarda sempatik aktivite artışının olduğunu göstermektedir. SH grubunda maksimum ve minimum QTc süreleri kontrol grubundan istatistiksel olarak anlamlı derecede daha uzun bulundu. Ventriküler repolarizasyonun kalp hızından bağımsız olarak SH’li çocuklarda daha uzun olduğunun gösterilmesinin bu çocuklarda ventriküler aritmiye yatkınlığın bulgusu olabileceği düşünüldü. EKG’deki P max süresi ile serum sT3 ve sT4 düzeylerinin ve PR mesafesi ile de sT3 düzeyinin negatif korelasyon göstermesi ise tiroid hormon düzeyi azaldıkça intraatriyal ileti süresinin uzadığına işaret etmektedir. Bu nedenlerle çocuklarda SH saptandığında endokrinolojik takip yanında, aritmi yönünden de takip edilmelerinin faydalı olabileceği kanaatindeyiz.