Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Kongresi, Trabzon, Türkiye, 18 - 21 Ekim 2023, ss.8
İklim değişikliğinin küresel ölçekte varoluşsal bir tehdit olarak ele alınmaya başlamasına takiben, Türkiye’nin küresel ölçekte ortaya çıkan eğilime uyumu gerçekleşmiştir. Bu kapsamda, iklim değişikliğiyle küresel mücadele kapsamında 1992 yılında benimsenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne 2004 yılında taraf olunmuştur. Ardından Türkiye’nin ilgili çerçeve sözleşme kapsamında iklim değişikliği ile mücadele etmek üzere Birleşmiş Milletler çatısı altında atılan iş birliği adımlarına, Kyoto Protokolü ve Paris İklim Antlaşması gibi, katılımı gerçekleşmiştir.
Hiçbir devletin tek başına mücadele edemeyeceği ve kendisini etkilerinden sakınamayacağı küresel bir sorun olan iklim değişikliği ile mücadele etmeye yönelik uluslararası düzeyde gerçekleştirilen çabaya ek olarak, Türkiye uluslararası düzeyde gerçekleşen katılımını ulusal düzeyde atılan adımlarla hayata geçirmek üzere de faaliyetler göstermiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda yer alan tüm siyasi partilerin desteği ile tüm kurumlarca acil durum eylem planlarının hazırlanmasını öngören yasa 5 Şubat 2009 tarihinde kabul edilmiştir. Bununla birlikte, iklim değişikliğinin ulusal düzeyde güvenlikleştirme sürecinin etkin bir şekilde işlememiştir. Literatürde yer alan çok sayıda çalışma, Türk insanının çevresel sorunlar konusunda, özellikle art arda yaşanan felaketlerin etkisi ile giderek artan oranda endişe duyduğunu, ancak yine de bu sorunları ortadan kaldırmak üzere atılan adımların günlük yaşamları üzerinde çok fazla etkisi olmadığını göstermektedir.
Çevre ile ilgili algı ve fikirlerin nasıl şekillendiğinin daha fazla anlaşılmasının, siyasi alanın iklim politikasını başlatması için hayati önem taşıdığı ileri sürülmektedir. Parti programlarının seçmen kitleleri üzerindeki etkisi bir yana bırakıldığında, siyasi partilerin konuya çevre temelinde yaklaşmaları bile önemli bir göstergedir. Fakat Türkiye’deki siyasi partilerin bu konuya faaliyetlerinde yeterince yer vermedikleri dikkati çekmektedir.
Bu çalışma, özellikle Türkiye’deki siyasi partilerin 2023 genel seçimi için hazırladıkları seçim beyannamelerinde ve söylemlerinde iklim değişikliği konusunu nasıl ele aldıklarını ve ne derecede önemsediklerini güvenlikleştirme teorisi açısından incelemektir. Çalışma, Türkiye’de büyük bir siyasi yarışa neden olan 2023 genel seçiminin iklim krizi hassasiyeti konusunda, kurulan seçim ittifaklarının yaklaşım ve vaatlerinin tartışılması açısından önem taşımaktadır.
Anahtar Kelimeler: İklim Değişikliği, Türkiye, Siyasi Partiler, Güvenlikleştirme