11th Congress of the Mediterranean Association for Ultrasound in Obstetrics and Gynecology, Antalya, Türkiye, 9 - 12 Ekim 2014, ss.73-74
Amaç: Sezaryen skar gebeliği (SSG), nadir bir gebelik türüdür. Zamanında uygun tedavi olmaksızın, SSG majör kanamaya, uterin rüptürüne ve yaşamı tehdit eden diğer komplikasyonlara neden olabilir. Çalışmamızda, yetişkin bir kadında
gerçekleşen CSP vakasını ve yönetimini sunmayı amaçladık.
Olgu: Otuz dokuz yaşında G3P3 hasta, iki haftadır gecikmiş adet şikâyetiyle kliniğimize başvurdu. Hasta, daha önceki gebeliklerinin sezaryen ile gerçekleştiğini belirtti. Fiziksel muayenede vajina ve serviksin normal görünümde olduğu ve bimanuel vajinal muayenede servikal hareketlerin acısız olduğu
görüldü. Transvajinal ve suprapubik ultrasonda, tepe makat
uzunluğuna göre fetal kalp atışıyla 6 hafta 3 günlük gestasyonel kesenin daha önceki sezaryen skar bölgesine yerleştiği
gözlemlendi. β-hCG’nin serum seviyesi 12.388 mIU/ml ve
hemoglobin seviyesi 12.2 g/dl idi. SSG tanısı bu bulgularla
konuldu. Hasta bilgilendirildi. Hastanın preoperatif hazırlığı,
eşinin aydınlatılmış onamı alındıktan sonra gerçekleştirildi.
Ameliyathanede dilasyon ve kürtaj gerçekleştirildi. Hiçbir
komplikasyon oluşmadı. Hasta, postoperatif 3. saatte taburcu
edildi.
Tartışma: Sezaryen skar gebeliği (SSG), ektopik gebeliğin en
nadir biçimlerinden biridir ancak SSG’nin insidans oranı, sezaryen doğum sayısındaki artış nedeniyle 2000 normal gebelikte 1’e yükselmektedir. SSG’nin tedavi yöntemleri, metotreksat verilmesini (doğrudan veya sistematik olarak), laparotomi ve laparoskopi kullanarak kama rezeksiyonunu, Dilatasyon ve Kürtajı, histeroskopi ve uterin arter embolizasyonuyla Kürtajı içermektedir.
Sonuç: Uterin skarı veya skar gebeliği geçmişi olan hastaların gebeliklerinde, gebeliğin yeni lokalizasyonları kullanılarak erken dönemde tespit edilmeli ve sezaryen skarı, bu riskli gebeliklerin ayırıcı tanıları arasında tutulmalıdır