15. Ulusal Hemşirelik Kongresi, Erzurum, Türkiye, 10 - 12 Eylül 2015, ss.229
Kadının içinde yaşadığı toplumun kültürü; kadının nasıl davranacağını ve nasıl düşüneceğini
şekillendirmektedir. Toplum tarafından yüklenen roller nedeniyle toplumda kadınlar daha çok aile
görevleri ile hatırlanmakta; anne, eş, kız çocuk, kız kardeş gibi rolleri barındırmaktadır. İnsanlığın
var oluşundan itibaren kadının aile içindeki; bebek, çocuk ve yaşlılara bakım vermesi de hemşirelik
mesleğini kadına ve kadının şefkatine temellendirmektedir. Tarihsel süreç içerisinde hemşirelik, kadın
şefkatinden kaynaklanan koruyucu ve bakım verici davranışlara ya da zor durumda olan bireye,
düşküne, çaresize bakım vermeye, besleme ve iyileştirme girişimlerine dönüşmüştür. Bu bağlamda
bakım ve hemşirelik, yüzyıllar boyunca kadın ile birlikte tamamlanmış ve kadınlara özgü bir meslek
olarak kalmıştır. Toplum içinde kalıplaşmış olan bu yargılar hemşireliğin var olma mücadelesini,
aslında sanki kadınların var olma mücadelesiymiş gibi göstermiştir. Bu nedenle hem dünyada hem de
ülkemizde kadının toplum içindeki yerini bulmak ve yükseltmek için verdiği savaş uzun yıllar kadın
mesleği olarak anılan hemşireliği olumsuz etkilemiş, arka plana atmıştır. Ancak toplumun
gereksinimlerine cevap veremeyecek kadar mesleğin gelişmesine ket vuran tek cinsiyetlilik ülkemizde
Ocak 2007’de yapılan yasal düzenlemeler ile sonlandırılmıştır. Bu yeni kanun ile erkek cinsiyet de
hemşirelik mesleğinin bir üyesi olabilmiş, hemşirelikteki cinsiyet ayrımı yavaşça ortadan kalkmaya
başlamıştır. Bu gelişme ile hemşirelik mesleğinin daha iyi bir seviyeye taşınacağı düşünülmüş ancak
beklenen durum tam anlamıyla gerçekleşmemiştir. Toplumun erkek hemşireleri kabul etme sürecinde
hala sıkıntılar yaşanmakta, hemşirelik hala kadın rolü ile özdeşleştirilmektedir. Diğer yandan,
profesyonel bir meslek olarak hemşireliğin erkekler tarafından tercih edilmesi, mesleğin toplumsal
statüsüne değer katmak için gerekli iken, erkek hemşirelere tepkiler sürmektedir.
Sonuç olarak, hemşireliğin kadına özgü şefkat gibi duygularla özdeşleştirilmesi, profesyonel olmayan
annelik rolü ile bağdaştırılması ve cinsiyete atfedilmesi hem hemşireliğin gelişmesini engellemekte
hem de kadın olarak hemşirelerin işini güçleştirmektedir. Bu tutumun toplumun bilinçlenmesi,
hemşireliği daha iyi tanıması ve lisans eğitimi almış profesyonel erkek hemşirelerin hemşirelikte daha
fazla yer alması ile zamanla değişeceği düşünülmektedir.