Durkheim ve Hayaletleri: Çağdaş Hukuk Sosyolojisinde Durkheimcı Temalar ve Eleştirileri


Creative Commons License

Özdemir Karaoğlu S.

X. Hukuka Felsefi ve Sosyolojik Bakışlar Sempozyumu (HFSA), İstanbul, Türkiye, 7 - 09 Eylül 2022, (Özet Bildiri)

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: İstanbul
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Durkheim ve Hayaletleri: Çağdaş Hukuk Sosyolojisinde Durkheimcı Temalar ve Eleştirileri

Selin Özdemir Karaoğlu

Émile Durkheim, hukuk ve sosyoloji arasındaki ilişkiye çalışmalarında genişçe yer vermiş ve sosyoloji biliminin verisi olarak hukuku sosyolojik yöntemin bir aracı olarak ele almıştır. Durkheim, hukuku sadece içerik yönünden değil, toplumsal yeri ve işlevi bakımından da incelemiştir. Düşünüre göre toplumsal dayanışmanın simgesi olarak hukuk; dışsal, zorlayıcı, objektif bir sosyal olgudur. Durkheim, toplumsal dayanışma türleri ve onları yeniden üreten hukuk türleri arasında yaptğı sınıflandırmada keskin bir kategorik ayrım çizmiştir. Cezanın evrimini iki kanunla açıklamıştır; ilkinde toplumların gelişimi ve merkezi iktidarın mutlakiyetçiliğini cezanın miktarı ve şekline etkisini ortaya koymuş, ikincisinde ise modern toplumlarda cezaların daha hafif ve hümanist olduğunu ifade etmiştir. Durkheim’ın kuramı hukuk ve değişen toplumsal koşullar arasındaki uyumu ortaya koymaya çalışmaktadır.

Çağdaş hukuk sosyolojisinde Durkheim’ın düşünceleri, çalışmaları üzerinden yüz yıldan fazla süre geçmesine rağmen günümüze sirayet eden önemli bir referans noktası ve tartışma konusu olmuştur. Düşünürün hukuk sosyolojisinin genel gelişim çizgisine yaptığı katkı, alanda ampirik çalışmalara da ivme kazandırmıştır. Durkheim’ın varsayımlarının test edildiği ampirik çalışmanın verileri cezai yoğunluğun toplumsal karmaşıklıkla ilişkisinin ters orantılı olduğunu ortaya koymuştur. Yapılan dğer çalışmalarda, Durkheim’ın işbölümünün artmasıyla baskıcı hukuktan tazmin edici hukuka ilişkin tespitinden yola çıkılarak hukuki gelişmenin kurumsal gelişmelerle karşılaştırılmasının daha açıklayıcı olduğu iddia edilmiş ve arabuluculuk, uzlaştırma gibi uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin en düşük işbölümüne sahip toplumların özelliği olduğu ortaya konulmuştur. Durkheim’ın bir diğer temel varsayımından yola çıkıldığında, ilkel ve homojen toplumlarda toplumsal uyumu amaçlayan baskı, baskıcı hukuk uygulamlarının kökenidir fakat homojenleşme, modern toplumlarda da ait olma arayışıyla bağlantılı olarak gözlemlenmektedir. Bu durum, çağdaş düşünürler tarafından, toplum hakkında varsayımların güçlendirilmesi ve sonuçların daha iyi açıklanabilmesi zorunluluğunu ortaya çıkarmıştır.

Arş. Gör., Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Anabilim Dalı; Doktora Öğrencisi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı; selinozdemirkaraoglu@gmail.com .

page1image27721280 page1image27720320

Durkheim’a yönelik eleştirilerin genel eksenini; devlet ve hukuk sistemi arasındaki farkı açıklamaması, elde edilen ampirik verilerin zayıflığı ve tutarsızlığı, cezai yaptırımların baskıcı ve sert oluşunun asıl kaynağına yönelik belirsizlik, ceza hukukunun uygulama alanının azaldığına ilişkin yanılgı, toplumsal dayanışma biçimleri arasındaki keskin kategorik ayrımdaki yetersizlik ve tarihsel gerçekliklerle arasındaki çelişki oluşturur. Bu çalışmanın temel amacı ise Durkheim’ın hukuka ilişkin düşünceleri ve çağdaş hukuk sosyolojisindeki yansımalarının düşünüre yönelik eleştirilerin genel ekseni bağlamında tartışılmaya çalışılmasıdır.

Anahtar Kelimeler: Durkheim, Toplumsal Dayanışma, Cezanın Evrimi, Toplumsal Değişim, Baskıcı Yaptırımlar.