Akademisyen Kitabevi, Ankara, 2022
Dilemekle
olmaz ki, talip olmak gerek. Talip olmak da yetmez, aramak gerek. Arasan da
bulamazsın, bulsan da göremezsin. Ama bulanlar sadece
arayanlardır. Cevabını bulamadığımız her arayış, daha çok aramamıza sebep
olur. Aradığımızı bulamamak, bulup tanıyamamak? Şifa olacak bulduklarımız; bedenimize
ve ruhumuza, hitap ederek huzur vermelidir. Biliyoruz ki, insan, sadece maddi
bir bedenden ibaret değildir. Almış
olduğumuz gıdalar beden içerisinde bir kafeste unutulan ruhumuzu da beslemelidir.
Olumlu
davranış modelleri geliştirmek ve problem çözme stratejilerini artırmak için
videoların yararlılığını gösteren birkaç çalışma yapılmıştır. Videoların terapötik
ve anlatımsal hedeflere ulaşmada iyi bir yardımcı olduğu ve özellikle videolu
anlatımların gençleri etkileme konusunda potansiyel etkiye sahip olduğu belirtilmiştir.
Videolar daha fazla geribildirim netliğine izin verir, sözel olmayan tepkileri
geliştirir, geçmiş etkileşimlerinin tekrarlanmasına izin verir ve aktarımın
yoğunluğunu anlatabilir. Ayrıca videoları hazırlamak ve editlemek, erişime
açmak, kamera işlemleri ve içeriğin hazırlanması üzerinde düşünerek kontrolünü
sağlamak tedavi edici aktif bir rol üstlenebilir.
Esasında
teknolojik gelişmelerin yeni özel bir biçimi olan videolar başlangıçta eğlence amaçlı
geliştirilmiştir. Bununla birlikte, son birkaç yılda, eğitim amaçlı ve sağlık
alanında kullanımları artmıştır. Son yıllarda; astım, kanser, obezite,
diyabet, felç ve ağrı gibi kronik süreçteki hastalıklarının bilgilendirmesi ve
hastalıklarla baş etmede eğitim amaçlı kullanımları gündemdedir. Çeşitli tıbbi
hastalıkların tedavisi ve terapötik destek için yeni teknolojiler yaygın olarak
geliştirilmekte ve uygulanabilmektedir. Yeni bir tedavi stratejileri planlarken
teknolojik gelişmelerden faydalanılması ve bunların insan yararına sunulması
önemlidir. İşte bu kitabın özünü oluşturan adına “VideoTerapi” dediğimiz video izlerken terapi olmak gibi.
Bir
hekim olarak öncelikle terapiye ruhun tedavisi ile başlamak gerektiğine
inanıyorum. Çünkü ruhun bedenden önce hastalandığına inanılmaktadır. Beden ve
ruhun karşılıklı etkileşimleri sonucu hastalıklar oluşabilmektedir. Mesela;
ruhumuzun daraldığını düşündüğümüzde, sıkılınca, üzülünce tansiyon yükselir. Stres;
uyku bozukluklarına, uyku bozuklukları; bağışıklık sisteminin zayıflamasına ve
ardından gelen birçok hastalık gibi zincirleme devam ederek her biri birinin
içine geçmiş birçok hastalığın oluşmasına öncülük edebilir. Sokrates’in bundan
binlerce yıl önce söylediği gibi “baş olmadan göz, beden olmadan baş tedavi
edilemez; içinde ruh taşıyan beden de ruhu tedavi etmeden tedavi edilemez”. İşte
bu kitapta bilindik tabiriyle ruha, diğer bir tabirle gönüllere hitap edecek onu
harekete geçirmeyi amaçlayan paylaşımlara yer verdik. Anlatmak istediklerimizi
mümkün olduğunca kısa cümle ya da cümleciklerle anlatmayı tercih ederek kısa videolarla
içeriği interaktif hale getirdik. Böylece sözleri görsellerle zenginleştirmiş
olduk ve mümkün olduğunca kısa tutarak zaten bedendeki tüm çıkış yolları
gerekli gereksiz içerikle kapatılmış yorgun çağımız insanını daha fazla yormak
istemedim. Çünkü kısa sözler bir ağacın
tüm şifrelerini içeren bir tohum kadar güçlüdür, ağacın DNA’sını bir şifre gibi
saklar, ağaca göre oldukça küçüktür ve bu şifreyi çözmek için de uğraşmak
gerekir. Bu kitaptaki anlatımlardaki manaları çözmek içinde öyle.
Bu
kitap; insanları düşünmeye, tefekküre, idrak etme kabiliyetini geliştirmeye
yönelik paylaşımlar sunarak sevgi ve aşk ile olgunlaşacak ideal bir insanın yolunu
aydınlatmağa yöneliktir. İçinizdeki cevheri ortaya çıkarmak için okumaya
kendimizden başlamayı sağlayacak küçük dokunuşlar sunuyorum.
Hiçbir
kitap Yüce Yaratıcı’nın yazdığı kitap gibi noksansız olamayacağına göre benim
yazdığım kitapta elbette eksikleri hatalar olacaktır. Hz. Mevlana’nın söylediği gibi “insan kendisi
hakkında söylenilen güzel sözlerden ibaret ise, biz de her daim anılması güzel
olan bir söz olalım ve eksiklere ve hatalara takılmadan güzel olanları alalım. O zaman yola koyulma zamanı: Bir yol varsa
hakikate varan, bir yolcu lazım kendini arayan. Bir hancı varsa yolcuları
ağırlayan, bir aşk lazım yola koyduran.
Unutmayalım ki, kişiyi harekete geçiren ve yola
koyduran o işin faydasını hissettiren haberlerdir.