Toplumsal Cinsiyet ve Küresel Siyaset, Muharrem Dogan, Editör, Siyasal Kitabevi, Ankara, ss.209-223, 2023
Tanzimat dönemi, Osmanlı Devleti’nin geleneksel toplum yapısındaki radikal değişimlerin başlangıcı kabul edilmektedir. Osmanlı’da modernleşme ve bu radikal değişim hareketleri kendiliğinden ortaya çıkmamıştır, bu değişiklikler Batı karşısında geri kalmanın getirdiği zorunlu bir süreçtir. Osmanlı Devleti, birçok kez çağa ayak uydurma girişiminde bulunmuştur. Bu girişimlerin bir kısmı imparatorluğun bazı sorunlarının çözülmesini sağlasa da bir kısmı ve hatta çoğu, halk arasında tepkiyle karşılanmış ve kabul edilmemiştir. Osmanlı Devleti, geleneksel yapısını koruyarak yeni dünya şartlarının getirdiği yeniliklere ayak uydurmaya çalışmıştır. Bu zıtlık aynı anda yürütülmeye çalışılmış ancak modern yapıların benimsenmesini zorlaştırmıştır. Bu noktada II. Mahmut, öngörülen yeniliklerin yanında, eski yapıların da korunması fikrine karşı çıkmıştır. Yeni yapıların eskileriyle birlikte varlığını sürdürmesinin karşıtlık yaratacağı gerekçesiyle, yeni bir düzenin getirildiği kurumlarda eskiyi hatırlatacak ne varsa kaldırılması konusunda talimatlar vermiştir (Berkes, 2003: 240). Bu sayede, yeni düzenlemelerin toplumsal ta‐ banda daha hızlı yayılacağını düşünmüştür. Ayrıca, II. Mahmut, köklü deği‐ şimler yapılırken önce toplumun desteğinin alınmasına önem vermiştir. Böy‐ lece tepeden inme bir yenilik silsilesi değil, toplumun yararına bir yenilik politikası yürütülmesi hedeflenmiştir.
Yönetimi ilgilendiren reformlar, toplumsal yaşama da nüfuz etmiştir ve ister istemez geleneksel toplum normlarında da değişimlere neden olmuştur. Bu değişimlerden biri, Müslüman şehirli kadının toplumsal konumunda olmuştur, en azından bu konu tartışmaya açılmıştır. Sosyal ve hukuki alanda olduğu gibi kadının toplumsal konumunun yükseltilmesi konusunda da muhafazakâr bir modernleşme tercih edilmiştir (Avcı, 2007: 3).
“Kadın” meselesi, Tanzimat’tan Meşrutiyet’e, modernleşme yanlıları ile gelenekleri olduğu gibi korumak isteyenler arasında her zaman bir tartışma konusu olmuştur. Muhafazakâr çevreler, kadınlarla ilgili taleplerin toplumun manevi değerlerine bir saldırı olduğunu düşünmekte ve kadın‐erkek ilişkilerinin şeriata uygun olarak devam etmesi gerektiği görüşündedir. Modernleş‐ me yanlıları ise kadının toplumdan dışlanmasının ve ev içine hapsedilmesinin geri kalmanın asıl sebeplerinden olduğu görüşündedir ve kadının sosyal ha‐ yata katılması gerektiğini savunmaktadır. Dönemin kadın meselesi, bu tartış‐ malar etrafında şekillenmiştir (Kaplan, 1999: 472).
Bu bölüm kapsamında Osmanlı modernleşmesinin önemli dönüm noktalarından biri olan Tanzimat Döneminde Türk kadının konunu, Türk kadının sosyal ve kültürel yapısı ve son olarak da Osmanlı kadın hareketiyle Türk kadının elde ettiği toplumsal statü ele alınmıştır.