Akademik Veri Yönetim Sistemi
Tezin Türü: Yüksek Lisans
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2023
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: İLKNUR BİRİ
Danışman: Hatice Sevim Nalkıran
Özet:
Mesane kanseri Dünya genelinde en çok tanı alan on kanser türünden biridir ve agresif özelliğe sahiptir. %75’i kasa invaziv olmayıp tedavi edilmeği sürece kasa invaziv olarak karşımıza çıkmaktadır. İnsidansı erkeklerde kadınlara oranla daha fazladır. Mesane kanseri kombinasyon tedavi yöntemine sahiptir ve tedavi yöntemini kasa invaziv olma durumu belirler. Hücre bölünmesini düzenleyen proteinlerden CDC20 ve Siklin B1 (CCNB1) kanser araştırmasında önemli yere sahiptir. Bu genlerin ilk ilgi çeken özellikleri mitotik geçişte yer almaları olsa da çalışmalar kanserde, yüksek CDC20 ve CCNB1 ekspresyon seviyelerinin tümörün invaziv özelliğini arttırması ile ilişkili olabileceğini düşündürmektedir. Bu tez çalışmasının amacı, mesane kanseri hasta kohortunda CDC20 ve CCNB1 ekspresyon seviyelerinin yüksek tümör derecesi ve kanser evresi ile ilişkisini araştırmaktır. Mesane kanseri tanısı almış 54 hastanın parafin bloklarından RNA’dan cDNA dönüşümü ile elde edilmiş örnekler kullanılarak qRT-PCR yöntemiyle CDC20 ve CCNB1 gen ekspresyon kat değişimleri belirlendi. Yüksek CDC20 gen ekspresyonunun artan tümör derecesi ile ilişkili olduğu ve yüksek derece (YD) tümör grubunda düşük derece (DD) tümör grubu ile karşılaştırıldığında anlamlı olarak daha yüksek CDC20 ekspresyonu olduğu belirlendi. Bununla birlikte CDC20 gen ekspresyon kat değişimi kanser evresi grupları (T0, T1, T2)arasında anlamlı bir fark oluşturmadı. CCNB1 için DD ve YD tümöre sahip hasta grupları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı. Buna karşın T2 hasta grubundaki CCNB1 gen ekspresyonu kat değişimi T0 grubu ile karşılaştırıldığında ekspresyonun daha yüksek ve farkın anlamlı olduğu bulundu. Sonuç olarak, CDC20 gen ekspresyonu, YD tümör grubunda daha yüksek bulunurken, CCNB1 gen ekspresyonu T2 kanser evresine sahip hasta grubunda yüksek bulunmuştur. Elde edilen sonuçlar doğrultusunda hücre proliferasyonunda ve kanser hücrelerinin agresifliklerinin belirleyicisi olan süreçlerde rol oynayan bu gen ürünlerinin tümör derecesi ve hasta kanser evresinin belirleyiciliğinde etkisi olabilecek potansiyel biyobelirteçler olabileceği önerilebilir.