Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Temel Tıp Bilimleri Bölümü, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2013
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: İlkay Bahçeci
Danışman: Osman Birol Özgümüş
Özet:
Son yıllarda toplum ve nazokomiyal enfeksiyonların en sık sebebi olarak kabul edilen Enterobacteriaceae ailesinde ki GSBL üretme ve beta-laktam antibiyotiklere karşı direnç sürekli artış göstermektedir. Enterobacteriaceae ailesinde tedavide karşılaşılan zorluklar sebebiyle beta-laktam direncinin doğru tespit edilmesi önem arz etmektedir. Bu nedenle son dönemde GSBL üreten Enterobacteriaceae’ ler de en sık direnç geni olarak tanımlanan ve pandemilere yol açan blaCTX-M enzim tipini epidemiyolojik verilere de katkıda bulunabilecek şekilde bölgemizde tespit etmek amaçlandı. Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi rutin klinik mikrobiyoloji laboratuarına poliklinik, servis ve yoğun bakım ünitelerinden gelen klinik örnekler çalışmaya dâhil edilmiştir. Bu çalışmada ki klinik suşlar 27.10.2010 ile 28.02.2012 tarihleri arasında her hastadan tek örnek olacak şekilde toplandı ve tarama testi sonuçlarına göre GSBL olarak tanımlanan 276 suş çalışmaya alındı. GSBL tanısı kombine disk difüzyon yöntemi ve çift disk sinerji testi ile doğrulandı. Antimikrobiyal hassasiyet testleri disk difüzyon yöntemiyle CLSI kriterlerine göre yapıldı. Klinik suşlarda blaCTX-M beta-laktamaz direnç genleri, iki farklı primer seti içeren, multipleks polimeraz zincir reaksiyonu ile araştırıldı. Çalışmaya dâhil edilen 276 klinik izolatın 206 (%74,6)’ı E.coli iken ikinci sırada 61 suş (% 22,2) ile Klebsiella spp. idi. Çalışmaya dâhil izolatların poliklinik ve servis oranları birbirlerine eşit olarak saptandı. Antimikrobiyal duyarlılığında ise 3. Kuşak sefalosporinlere % 90 üzerinde direnç saptandı. Kinolonlardan siprofloksasin direnci ve trimetoprim/sulfametaksazole direnci % 50’ nin üzerinde saptandı. Karbapenem dirençli izolata ise rastlanılmadı. Bu suşlardan 194 tanesinde (% 70,2) tanesinde blaCTX-M beta-laktamaz direnç genleri saptanmıştır. En sık saptanan CTX-M grubu 155 suş ( % 79,8) ile blaCTX-M -1olurken blaCTX-M-8 grubuna hiç rastlanmamıştır. Günümüzde; hem ülkemizde hem de dünyada artan GSBL pozitifliği üretimi ve bunlar içinde özellikle plazmid kökenli CTX-M direncinin yüksek oranda saptanması ve beta-laktam antibiyotiklere direncin dramatik boyutlara ulaşması bir takım önlemler almayı zorunlu kılmaktadır. Fenotipik ve genotipik olarak GSBL tiplerinin doğru tanımlanması önemlidir., antibiyotik kullanımında yeni politikalara ihtiyaç duyulması ve epidemiyolojik çalışmaların sürekli yapılarak veri tabanlarının oluşturulması kaçınılmazdır. Sonuç olarak bu konuda daha çok çalışma yapılması ve eğitimlerin devamlılığı önemlidir.